Bağımlılık Nedir? Nasıl oluşur?
Günümüzde hepimizin az çok bildiği üzere birçok bağımlılık var. Sözgelimi alkol bağımlılığı, sigara bağımlılığı, sosyal medya bağımlılığı, uyuşturucu bağımlılığı, porno bağımlılığı vs. Peki biz neden bunlara bağımlılık diyoruz? Ne dereceden sonra bağımlılık tanısı konabilir? Ya da Bağımlılık Nedir? Gibi sorular insanın beynini bayağı bir yorabiliyor. Öncelikle bağımlılığın tanımını yaparak başlayalım.Bağımlılık nedir?
Latince " kendini birisi için feda etme, kendini bir şeye adamak," gibi manalara tekabül eden " addicare" sözcüğünden türemekte olan bağımlılık terimini tanımlamak için birçok farklı yaklaşıma sahip onlarca fikirden, onlarca teoriden fikir edinerek bağımlılığın tanımını yapılmıştır. Bu farklı fikirleri sınıflandırma işlemi de kolay olmamakla beraber, bunlar bağımlılığın sosyal, davranışsal veyahut biyolojik taraflarını ele alıp bunlara nazaran ortaya atılmıştır. Yani bu veriler ışığında bağımlılık biyopsikososyal bir olgudur.İnsanoğlunun genel olarak kendini mutlu etmek, ruh halini yükseltmek, daha huzurlu, kendini daha keyifli bir hale getirmek için birçok gayret göstermiş olduğunu biliyoruz. Bağımlılık dediğimiz ise bir beyin hastalığıdır ve özellikle şu yıllarda genel olarak en şiddetli sağlık problemlerinden, sağlık sıkıntılarından bir tanesi olarak kabul edilmektedir. Bu hastalıkta bağımlı olan kişinin kendi beyni içerisinde gerçekleşen, nörokimyasal ve yapısal değişikliklere bağlı olarak kişinin isteyerek yaptığı etkinliklerin, sanki zorunlu bir şekilde, onu yapmaya birisi tarafından zorlanıyormuş gibi bir biçimde yapılan bir etkinliğe dönüşür. Bağımlılığın vesile olduğu bireyde, hafife alınmayacak, ciddi bedensel ve ruhsal sıkıntılar görülmekte olup kişisel düzeyde gerçekleşmeye başlayan bu kendini köle gibi yapma durumu şahsın tüm aile yaşamını, iş hayatını, sağlığını ciddi bir şekilde tehlikeye sokabilmekte ve toplumsal olarak çeşitli sıkıntılara hatta bazen suça bile yol açabilmektedir. Bipolar bozukluk, dikkat eksikliği yani hiperaktivite bozukluğu, anti sosyallik, depresyon, madde ve alkol kullanım bozukluğu, borderline ( sınır), Narsislik, şizoid, paranoid, histriyonik kişilik bozukluğu gibi kişilik bozuklukları her türlü bağımlılıkla beraberinde gelen psikiyatrik rahatsızlıklardır.
Bağımlılık döngüsü genelde bağımlı olan insanlarda şu şekilde veya şuna benzer şekilde görülür. İlk önce " Belki yapabilirim, Neden yapamayacakmışım ki ?" şeklinde veya genellikle olayın boyutunu küçümsemeye çalışan ifadeler içeren sözler genellikle söylenerek bağımlı yapacak etkinliğe başlanılır. Kişi kendi bağımlılığını fark ettiği zaman " İstersem bırakırım, Bırakmak zorundayım" demeye başlar fakat bırakma sürecinde genellikle ilk zamanlarda bir daha asla yapmayacağını ifade eden sözler dile getirilse de daha sonradan " Bir kereden bir şey olmaz, Bu kez yapayım bir daha yapmam. " gibi sözler söylerler.
Bağımlılık aile içi sıkıntılara da vesile olmaktadır. Aile içerisinde bağımlı olan bir kişinin olması, aile içerisinde bağımlılığın nedeni olduğu tüm olumsuz etkileri de beraberinde yaşamak demektir.
Genel olarak yapılmış olan bilimsel araştırmalar ve narkotik kayıtları uyuşturucu ve alkol içeren maddelerin kullanımının gün geçtikçe daha çok genç yaşlara doğru hızlı bir şekilde artış olduğu gerçeğini ortaya çıkarmıştır. Bununla beraber de elbette bağımlı olan bireylerin sayısında da ciddi artışlar görülmektedir.
Peki, bağımlı olan kişiler tam olarak kimdir?
Bireyin herhangi bir maddeye veya ilaca vb. bağımlılık yapabilecek bir etkiye sahip olan etkinliklere karşı konulması neredeyse olanaksızmış gibi hissettiren fizyolojik ve psikolojik bir gereksinim duyması, yapılan faaliyet zamanının ve yapılma sıklığının zaman geçtikçe artması, yapılmadığı zaman diliminde yoksunluk belirtilerinin belirmesi ve bu etkinlik yapılmadan günlük hayatın devam etmesinin olanaksız bir hale gelmesi durumudur. Bu kişilere genel olarak "bağımlı" denir. Bireyi yaşadığı tüm kayıplara ve olumsuz yönde etkilere karşın hâlâ o etkinliği yapmaya çalışır.Bağımlılığa Sebebiyet Veren Faktörler Nelerdir?
Bağımlılığın sosyal, davranışsal, psikolojik, biyolojik ve genetik sebeplerden mütevellit ortaya çıktığı bilinmektedir. Ancak sebebini sadece bir tane neden ile açıklamaya çalışmak hem mantık dışı hem de imkânsızdır. Birçok faktör birlikte olduğunda ancak o zaman bir bağımlılık tablosu oluşabilir. Aile üzerinde çalışmalar özellikle ikiz araştırmaları çevresel ve genetik faktörlerin önemini birbirinden ayırmamıza büyük oranda yardım etmektedir.
Evlatlık verme ile ilgili çalışmalarda, çocukların baba ve annelerinden doğum zamanından kısa bir zaman sonra ayrıldıkları ve bir daha onlardan haber alamadıkları hallerde bile bağımlılık sıkıntısı olan ebeveynlerin çocuklarında bağımlı olma tehlikesinden önemli bir artış gerçekleştiği görülmektedir.
Genetik açıdan birden fazla genin bağımlılık durumunun gelişiminde yardımcı bir etkisinin olduğu kabul edilmektedir. Farklı sosyal gruplarda yapılmış olan araştırmalarda bağımlılık gelişimi için farklı sosyokültürel fikirler türetilmiştir. Sosyokültürel etkenlerin araştırılması ciddi anlamda zor olsa da çevresel etkenlerin bağımlılık durumunun gelişiminde ciddi bir tehlike olduğunu bilmekteyiz.
Bağımlılık Durumunda Beyinde Gerçekleşen Olaylar Nedir?
Bağımlılık durumunun gelişmesi sürecinde insan beynindeki genel olarak ödül merkezi olarak tanınan ventral tegmental alan, beynin karar verme, dürtü denetimi, muhakeme gibi birçok çeşitli etkinliklerden sorumlu amygdala, öğrenme ile alakalı Striatum ve Nucleus Accumbens gibi pek çok beyin bölgesinin sorumluluk payı olduğu bilinmektedir.Bağımlılığın her bir kademesinde insan beyninin çeşitli bölgelerinde bazı değişiklikler ortaya çıkmıştır. Madde kullanımı, bağımlı yapabilecek etkiye sahip olan etkinlik, beynin ventral tegmental alanından yani ödül merkezinden ciddi oranda dopamin salgılanmasına sebebiyet verir. Salgılanmış olan bu yüksek derece dopamin bireyin ciddi anlamda yüksek bir haz almasına, zevk almasına sebep olur. Bu yapılan etkinliklerin meydana getirdiği bu dopaminı, bir süre sonra frontal korteks denilen bölgeyi etkisi altına alarak yanlış hüküm vermesine, alınan kararların o etkinliği yapmaya yönelik olmasına sebebiyet vermektedir. Aynı zamanda dopamin, Striatum ve Nucleus Accumbens gibi beynin öğrenme ile alakalı alanlarını da etkisi altına alarak öğrenme kabiliyetinde bozulmalar meydana getirir. Madde bağımlılığı gelişen bireylerde, yeni gelen bir veriyi, bilgiyi, kaydetme, öğrenme ve hatırlama yeteneklerine de bozukluklar gelişmeye devam etmektedir. Bağımlılık yapıcı etkisi olan tüm etkinlikler dolaylı ve doğrudan olarak insan beyninin zevk alma, haz alma hissini düzenleyen ve kontrol eden ağı etkilemektedir.