Paranoid Kişilik Bozukluğu Nedir
Paranoid Kişilik Bozukluğu halk arasında paranoyak olarak da bilinir fakat psikolojide ki adı budur. Paranoid kişilik bozukluğunun tanımına gelecek olursak ''bireyin diğer insanlara aşırı derecede nedensiz ve sürekli olarak yapılan güvensiz ve şüpheci yaklaşımıdır'' şeklinde yapılabilir. İnsanın sorumluluklarını yerine getirmesinde ve günlük hayatına engel olacak şekilde ve sık sık tekrar ediyor ise bu teşhis konabilir. Bu insanlar genel olarak öfkeli ve şüpheci bir şekilde olan yaklaşımlarından dolayı diğer insanlarla yakın ilişkiler kurmakta güçlük çekerler, kuramazlar. Gergin, alıngan, kuşkucu insanlardır. Diğer insanların onlar ile alakalı olumsuz düşünceler beslediği kanısında oldukları için genel olarak yalnız kalmayı tercih eden bir yapıları vardır. Bu insanlarda diğer kişilere karşı mesafeli duran, eleştiri kaldıramayan, soğuk, çabuk eleştiren özellikleri açıkça görülebilir bir şekildedir. Sevgililerinin ve eşlerinin sadakatsizliği ile ilgili şüphe duymaya başlarlar. Bu kişilik bozukluğuna sahip olan bireyler, çevresindeki bireyler üzerinde aşırı düzeyde bir kontrol sağlama gereksinimi duyarlar; bu eylemi gerçekleştiremediklerinde kuşku duyması seviyeleri artar ve eskiye nazaran daha çok öfkelenirler. Genel olarak katıdırlar, İşbirlikçi bir yapıda değillerdir, eleştirirler fakat eleştiri kaldıramazlar. Genel olarak içlerinde kendilerini aşırı derecede büyük bir insan olarak görme eğilimleri vardır; bunun dışa vurumu konuştuğu insanlara, özellikle ilişki içinde oldukları ve zorunlu olarak konuştukları insanlara eleştirel ve baskın bir tutumla konuşmaları şeklinde görülür. Aşağılandıklarına ve kullanıldıklarına inandıklarından kendilerini değeri olmayan bir insan gibi hissettiklerinden mütevellit bu hususu çok büyük olma fantezileri ve bu fantezilerin dışa vurumu ile düzeltmeye çalışırlar.
Paranoid kişilik bozukluğu ve şüpheci kişilik özelliklerine sahip olan insanlarda açıkça görülen bazı hususlar şu şekildedir:
Aşağılandıklarını ve kullanıldıklarını düşünürler. Herhangi bir insanlar iletişim kurarken karşı tarafın kötü sayılabilecek, olumsuz gelen bir tavrı, tutumu veyahut sözünü aşağılama olarak algılayabilirler. Birisinin yararına herhangi bir şey yaptıklarında kendilerini karşıdaki kişi tarafından kullanılmış hissederler.
Çevresindeki bireylerin güvenilmez olduğunu düşünürler. Arkadaş gruplarının ve toplumun güvenilmez olduklarına ve her zaman kendilerine bir şey yapabileceklerini düşünürler. Kişilik bozukluğunun ağır olduğu durum söz konusu ise hiç bir insanın yanında tam olarak güvende hissedemezler. Bu husus, kişilik bozukluğu olmayıp bireyde bir özellik olarak varsa topluma ve onların yaptıklarına karşı temkinli ve şüpheci bir yaklaşıma sahip olma gerekliliği hissedilir. Bu his herkes de çok şiddetli hissedilmez.
İnsanlara duygularını, hissettiklerini kolay kolay açmazlar. Aşırı ketum bir yapıları vardır. Kendileri ile alakalı konuları konuşmaktan çekinirler ve genellikle paylaşmazlar. Eğer bir insana sırrını paylaşmış iseler ya da iç dünyaları ile alakalı bir şey konuşmuşsa, konuştukları insanın bu konuyu sağda solda başkalarıyla paylaştığını düşünürler. Bu bilginin kendisini olumsuz etkileyecek şekilde, art niyetli bir şekilde kullanılacağına inanırlar. Yolda yürürken yanlarından biri geçse ve geçerken selam vermek için gülümsediğinde bunun arkasında paylaştığı bilgi ile alakalı gizli bir anlam saklı olduğunu düşünürler ve onu ararlar.